
Bakan Memişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar: Özellikle 1999 depreminden sonra devlet olarak AFAD’ın kurulması ve depremlere karşı hazırlıklı olma konusundaki politikalarla Türkiye bu tür afetlerde çabuk reaksiyon verebilen ve organize olabilen bir ülke. Deprem bizim gerçeğimiz. Özellikle büyük afet olarak yaşadığımız hem 6 Şubat’ta hem daha öncesinde deprem felaketleriyle karşı karşıya kaldık. Deprem anında veya deprem sonrasındaki reaksiyonlar ve o konudaki yönetsel yetenekleri esasen deprem öncesinde çok daha hazırlıklı hale getirilerek can kayıplarının veya fiziki yapıların kaybının önlenmesi çok daha kolay. Biz Sağlık Bakanlığı olarak hem 6 Şubat depreminde hem daha öncesinde bu tür afetlerle mücadelede ve hazırlık anlamındaki yeterliliğimizi dünyaya ispat ettik.
3 MİLYON İNSANI TARTTIK
3 milyon insanı tarttık. Yüzde 35’i fazla kilolu, yüzde 27’si obez. Şu anda kilo anlamında dünyanın en üst seviyesindeyiz.Bu sağlıkla ilgili koruma sadece obeziteyle ilgili değil. Sigara da aynı sorunumuz var. Bugün toplumun üçte biri maalesef sigara içiyor. Sigara bugün akciğer kanseriyle dünyanın en önde gelen ülkelerinden bir tanesiyiz. Kilo, sigara, bağımlılık, bunlar hareketsizlik bizim toplumumuzun riskleri olarak görüyoruz. Ve bunları biz temel sağlığın, koruyucu sağlığın en önemli düzeltmesi gereken parametreleri olarak görüyoruz. Ve bununla ilgili ne yapıyoruz? Topluma bunun farkındalığını oluşturmaya ve onları sağlık ve kendi sağlık bedeninin sağlığını korumasını öğretmeye çalışıyoruz. Ve kültürünü de oluşturmaya çalışıyoruz. Ne yaptık? Onu da söyleyeyim. Bu insanları ölçtük, ölçmekle bırakmadık ki. Bu insanlara dedik ki Sağlıklı Hayat Merkezlerimizde diyetisyenlerimiz size her türlü hizmeti ücretsiz veriyor dedik. Türkiye’de 288 tane var. Bu sene Allah nasip ederse 100 tane daha ilave edeceğiz onlara ki yaklaşık 60 küsur tane daha 5 ayda ilave ettik. Ama Sağlıklı Hayat Merkezlerine gitsinler.
TÜRKİYE’DEKİ SEZERYAN ORANLARI
Türkiye’de sezaryen oranları %61,5. Sezaryen dediğimiz esasında bir doğum şekli değil. Bir ameliyat türü. Doğal olan normal doğum kampanyasını Ekim 2024 itibarıyla Sayın Hanımefendi Emine Erdoğan’ın himayelerinde başlattık. Burada ne yaptık? 40 adet eylem planı hazırladık. Daha doğrusu 40 adet adım olarak söyledik. Dedik ki toplumun sezaryen olma oranı Dünya Sağlık Örgütü tarafından ortalama %15. Yani 10 doğumdan 1,5’u, bir veya en fazla ikisi sezaryen olmalı, primer sezaryen. Ama bu bizim %50 bandında Türkiye’de. Sezaryen oranları %65. Bazı hastanelerde %75-80. Bunu biz ‘ya siz sezaryen olmayın’ demekle yetinmedik. Ne yaptık? Bu eylem planında şunu yaptık. Önce ebelere fonksiyon tanımladık. Doğumhane tanımladık. Bakın, gebe okulları tanımladık.
Bugün Türkiye’de şu anda 13 Aralık 2024’te yürürlüğe girdi. Gebe okulu oluşturuldu. 974 tane. Çünkü biz sadece hekimin veya hastanenin değil, aynı zamanda toplumsal olarak da kadınlarımızın yanında olmak durumundayız. Düşünün ki siz ilk hamileliğinizdesiniz. Özellikle gebelik döneminde son trimesterında, son üç ayında yani ya kadının hormonu değişiyor, bedeni değişiyor, psikolojisi de değişiyor. Ona destek ve onun yanında durmamız lazım dedik. Ebeleri bununla ilgili görevlendirdik. Dedik ki annelere ‘Anne okullarına gelin, gebe okullarında size psikolojik olarak veya fiziki olarak ne yapabileceğinizi öğretelim, rahatlatalım.’
Aynı zamanda bir uygulama yaptık, anne yolculuğu diye. O uygulamayla insanlarımız, annelerimiz, anne adaylarımız doğum nedir? Nasıl bir süreç onları bekliyor? Neler yaşayacaklar? Hatta çocukları olduktan sonra iki sene dahi o uygulama, mobil uygulamanın onlara öneriler sunacağını ve onları anne yolculuğunda bizim hem eğiteceğimizi hem bu konuda destek vereceğimizi söylüyoruz.
Hastanelere de şunu yaptık. Doğum sorumlusunu tespit ettik. 5700 tane ebeyi doğum sorumlusu ve onunla ilgili eğitimlerini vererek esasında ebelerin doğumda daha fonksiyonel olmasını, anneyle beraber o doğum sürecinin daha hamileliğin başından itibaren onunla eşleştirerek doğumla beraber normal doğumun ne kadar fizyolojik olduğunu, bebeğe ne kadar katkı verdiğini, anneye nasıl sağlıklı olacağını, onunla ilgili nasıl bir süreç yaşayacağını anlatarak esasında sezaryen oranlarımızı düşürmeyi hedefledik. Çünkü %61 sağlıklı bir rakam değil. Ve bizim hedefimiz esasında neydi? Onu da söyleyeyim. 40 haftalık bir süreç bu doğum eylem planı. 40 haftada yapacaktık. Şu anda yaklaşık 30-35 hafta arasındayız. Temmuz sonu itibarıyla bitecek. Bizim hedefimiz doğum, sezaryen oranlarını düşürmekti. Çok şükür bütün ekibe, herkese teşekkür ediyorum. Şu anda %3 oranında toplam sezaryen oranlarında düşüklük sağladık. Bunu da denetimlerle, motivasyonlarla, toplumla beraber, annelerimiz, anne adaylarımızla beraber, ebelerimizle beraber daha da düşürmek hedefindeyiz. Çünkü bu sonuçta açık söylüyorum, %61 büyük oran. Çünkü çocuk sağlığı açısından da öyle. Çünkü doğal süreç, normal doğum fizyolojik bir şeydir. Onun için o hem çocuğun anne ilişkisi, anne-çocuk ilişkisi hem çocuğun sağlığı açısından hem annenin sağlığı açısından bunu tavsiye ediyoruz. Tabii ki tıbbi endikasyon dediğimiz işte acil durumlar dahil onlarda sezaryen olması şarttır. Ama bu %15’i, %20’yi geçmemesi gerekir. Geçiyorsa sosyal endikasyon dediğimiz, isteğe bağlı bir sezaryeni çok önermiyoruz.
KENE İLE İLGİLİ ANORMAL BİR DURUM YOK
Bakan Memişoğlu kene ile ilgili anormal bir durum olmadığını açıklayarak, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi aşısı üreteceğiz” dedi.
HPV AŞISI
Başka bir müjde de vermek istiyorum huzurunuzda. Biliyorsunuz özellikle bu HPV ile ilgili spekülasyonlar oluyor. Onunla ilgili biz de bir çalışma yaptık. Biliyorsunuz bunun esasında 200 tipi var. Farklı şeyleri var, varyasyonları var. Esas kanser yapma riski olan, özellikle rahim kanseri riski olan iki tane suşu var. Bunlarla ilgili de aşı programına başlatacağız. 2025’in sonunda 13 yaşındaki bütün çocuklarımıza, isteyen çocuklarımıza HPV aşısını yapabilir hale getireceğiz. 15 yaşın üzerindekileri de isteyenlerin aşılarını yapacağız hale geleceğiz.
Bunu da özellikle bunun çünkü speküle ediyorlar. Biz HPV’yi tarıyoruz şu anda. SMA’yı da tarıyoruz ama aşıların da özellikle HPV aşısını da 2025 sonu itibarıyla insanlarımıza ücretsiz, çocuklarımıza, özellikle 13 yaşındaki çocuklarımıza ulaştıracağız.